Miss Diary

(alıntıdır)

Herkese Merhabalarrr,

Uzun süredir güzel, kalıcı, kaliteli bir mat ruj arayışındaydım. Rimmel London Kate Moss serisindeki 104 numaralı ruju artık hiçbir Watsons'da bulamayınca, yeni mat rujlar araştırıyordum ki, The Balm markasının Meet Matte serisinden "charming" rengini keşfedene kadar.

Aslında keşif sayılmaz çünkü internette hakkında çok şey okudum, gördüm. Ama en çok dikkatimi çeken sanki bu renk herkeste farklı duruyor. O nedenle deneyene kadar emin olamadım.

(alıntıdır.)

Aslında The Balm markasının bu serisinden "charming" dışında diğer renkleri de denenmeye değer ama sanırım benim ilk tercihim "charming" oldu.

(alıntıdır)

Renkten ziyade ruj yapısı ve kalıcılığı hakkında yazmam gerekirse; diğer mat rujlar gibi sürümü asla zor değil çünkü likit formda. Dudağı çerçevelemek için kaleme ihtiyaç duymadan, kolaylıkla sürebiliyorsunuz.

Ruju sürdükten 1-2 dk sonra dudağa sabitleniyor ve en güzel yanı dudaktaki hissiyatı çok hafif. Rujla ilgili tek problem kuruluk yapması ki mat rujların hepsinde olan bir sonuç bu. En azından sürümü kolay ve pratik. Rujun kokusu da çok güzel. Sevdim. Bendeki charming renginin duruşu aşağıda gördüğünüz gibi.

The Balm Meet Matte "Charming" rengi, kiminde turuncumsu, kiminde kiremit tonlarında, kiminde bordoya yakın duruyorken, bende yine bordoya yakın fakat daha kiremit tonlarda durdu.

Ben bu rengi hem günlük hem de özel bir gece için kullanabileceğimi düşünüyorum. Fakat bu charming'in biraz karaborsa durumu var :) Kolay kolay bulamıyorsunuz. Gratis'in çok işlek olmayan şubelerinden birinden sağolsun nişanlım temin etti :)) Hem de indirimde :) Güzel ve her tene uygun bir mat ruj arıyorsanız; tavsiyemdir.

Benden şimdilik bu kadar.

Hepinize mutlu, huzurlu, sağlık dolu günler...

Merhabalaaaaar !

Sizlere bir watsons alışverişinde tavsiyeler üzerine denemek için aldığım Maybelline the Falsies Push Up Drama Rimel hakkında yazmak istedim. Sürekli tavsiye ürünü yazmak istemiyorum aslında ve tam da üzerine böyle kötü bir ürün denemem denk geldi, hemen paylaşmak istedim.

(alıntıdır)

Genelde belli başlı kullandığım ürünlerde çok değişiklik yapmam ve daha iyisine denk gelmediğim sürece de çok fazla ürün değiştirmem. Sabitimdir bu konularda. Fakat bu rimel o kadar övülmüş ki nedir yahu, deneyelim ne kaybederim diye düşünerek satın aldım. Benim de favorim bir maybelline rimeli olduğundan, beklentim de " ne kadar kötü olabilir ki?" şeklinde oldu.

İnsanların beklentilerine ve kirpiklerinin yapılarına göre rimel seçimi değişir. Benim bir rimelden beklentim; kirpiklerimin dolgun ve simsiyah görünmesidir.

Beklentilerim sonucu, rimeli ilk denememle vazgeçişim aynı anda oldu. :) bu rimelin aslında fırçası çok güzel, tam kirpikleri tek tek ayırıp uzatan türden bir ürün. Belki dolgunluk beklentisi olcak türden olmasa bile yani en azından uzunluk verebilir diye düşündüm. Ama bir rimel nasıl bu kadar hiçbir dolgunluk veremez ve en önemlisi kirpikleri yapıştırarak sanki 3 tane kirpiğim varmış gibi gösterebilir?! Hayır işin garibi şu ki, bu rimeli araştırırken görsellere bakıyorum, deneyenlerin fotoğraflarını görüyorum ve acaba yanlışlıkla takma kirpiğe falan mı sürdüler diye düşünmüyor değilim. Olacak iş değil. Kesinlikle ama kesinlikle tavsiye etmiyorum. Fazla olumsuz eleştirmiş olabilirim ama bunun nedeni yapılan yorumların muhteşem olması. Tabii ki arada dürüstçe yapılmış olumsuz yorumları görüyorum da kendimi yalnız hissetmiyorum :)

Aslında çok söylenecek birşey yok, kötü sonuç veren sıradan bir rimel...

Bilgilerinizeeeee:)

Herkese Selamlar,

Yine her bayanın vazgeçilmezi olan 2 üründen bahsetmek istiyorum; Nemlendirici ve Lipbalm diye dillere düşen dudak koruyucu. Makyaj yapmayı sevsek de sevmesek de genelde çoğumuz bir nemlendirici krem ve dudak koruyucu kullanırız, hele ki kış aylarında. Bana sorarsanız 4 mevsim lipbalmsız ve nemlendiricisiz yaşamayan birisiyim çünkü cildim kuru :(

Birçok markayı denedikten sonra ki hala eminim denemediklerim vardır; evet bu markanın ürünlerini kullanabilirim, işime yarıyor dediğim " Neutrogena" nemlendirici ve lipbalmdan bahsetmek istiyorum.

(alıntıdır)

Öncelikle Neutrogena markasının birçok nemlendirici çeşidi var fakat benim en sevdiğim yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz ürünü. Ben mavi kapaklı olanı çantamdan ayırmıyorum, ama parfümsüz olmasını tercih ederseniz; kırmızı kapaklı olanı da seçebilirsiniz.

Çoğu nemlendirici markasını kullanmanızdan 2 saat sonrasında ya da gün boyu için ben pek etkisinin kaldığını düşünmüyorum. Tabii ki birçoğu geçici nem veren ürünler ve onarıcı değiller. Ama onarıcı olmasını isterseniz ve cildiniz nem konusunda ciddi olumsuz reaksiyonlar veriyorsa elbette öncelikle bir dermatologla görüşüp, tavsiye ettiği ürünleri kullanmanız gerek. Ama günlük ve genel kullanım için orta kurulukta olan cildim için kullandığım Neutrogena nemlendirici el kremini kesinlikle tavsiye ederim. Vazelin kıvamındaki yoğun yapısına rağmen emilimi çok iyi, bıraktığı hissiyat ipeksi, yapış yapış değil, uzun süreli kalıcılıkta ve yumuşaklıkta. Etkisini uzun süre göstermesi en sevdiğim özelliği, çünkü sürekli tekrarlamayı sevmiyorum. Özellikle kış aylarında olmak üzere orta kurulukta olan cildiniz için kesinlikle uygun olduğunu düşünüyorum, tabii ki beklentilerinize göre bu değişir fakat performans açısından hakkını veren bir ürün.

(alıntıdır)

Gelelim lipbalm tavsiyeme ki bu 2 Neutrogena ürününü beraber satın almıştım, bu nedenle ikisini birlikte anlatmak istedim:) Biliyruz ki dudakların çatlaması demek, bayanlar için bir eziyet, gülümserken sinir bozar, ruj sürseniz katmanlı, parça parça görüntü, pürüzsüzlükten uzak; özetle gıcık bir durum:) Bazen yine kullanılan ilaçlardan ileri gelir, Mevsimsel değişimler, beslenme vs derken, sağlıksız bir görüntü verir. Ve bu yüzden bence bakımı önemli.

Neutrogena markasının klasik lipbalmı; bu ürünün güneş koruma faktörü olması da yaz ayları için güzel bir tercih. Açıkcası blistex markasının lipbalmlarını seviyorum ki onların bu ürünle başa baş olduğunu düşünüyorum. Ama nedense, içeriklerini çok iyi bilmesem de neutrogena bana biraz daha yakın geliyor. Bir de Blistex markasındaki lipbalmlar sanki daha hızlı bitiyor:) Ve asansörlü yapıları biraz hızlı bozuluyor. Sonunu göremediklerim var :) Bu yüzden sanki bana uzun süre gidiyormuş gibi gelen, fiyat/performans bakımından başarılı ve sonucu da güzel olan bir ürün olduğunu düşündüğüm "Neurogena Lipbalm"ı kullanmanızı öneriyorum.

Nemlendirici konusunda vazgeçilmezlerimiz olanlar için küçük tavsiyelerim bunlar. Denemenizi öneriyorum. Tabii ki bu ürünlerde başarılı sonuç almak, cilt tipiniz ve beklentinizle de çok alakalı. Ayrıca nemlendirmenin yanı sıra onarıcı ürünler isterseniz Bepanten ürünleri yazımı da inceleyebilirsiniz.

Bir not; nemlendiricilerin daha etkili olması ve daha iyi sonuç vermesi için arada bir dudak peelingi yapmayı unutmayın, sadece zeytinyağı, bal ve toz şeker karışımı yaparak dudaklarınızdaki ölü derilerden kurtulabilirsiniz:)

Mutlu, güzel, sağlıklı günlerde görüşmek üzere:)

(alıntıdır)

Merhabalar Yenideeennn :)

Bugün sizlere uzun bir süre önce övgüler sonucu denediğim ve çoğu kişi için olmazsa olmaz ürün haline gelmiş, fakat benim için hazin bir sonu olan üründen "Essence Kaş Jeli"nden bahsedeceğim.

Bloglara göz atarken aynı zamanda youtube üzerinden boş zamanlarımda vloggerları da takip ediyorum. Özellikle kozmetik, stil ve moda hakkında olanların daha sıkı takipçisiyim. Ama uzun bir süre sonunda aslında içeriklerinin öneri ve deneyimden çok reklama dönüşmesiyle biraz soğumadım değil. Gerçekten bir ürünü kendim deneyip memnun kalmadığım sürece tam manasıyla güven vermiyor yorumlar. Ayrıca her üründen herkesin memnun olma ihtimali de olmayacağından, seçici olmaya uğraşıyorum.

Bugünki konumuza gelecek olursak, kaşlarımı aldırmadığımdan ve kendi haline bıraktığımdan dolayı, kendileri gün içerisinde biraz karmaşıklaşıp, dağınıklaşabiliyordu. Ben de yine bir youtuber tavsiyesiyle kaşları gün içerisinde sabit tutan şeffaf jel; essence kaş jelini gördüm ve o kadar övüldü ki alıp denemeye karar verdim.

Ürün gerçekten güzel sabitliyor. Kaşlarını dolduran ya da doldurmayan herkes için gün içerisinde dağılmasını engelleyen ve çok sertlik, ıslaklık vermeyen güzel bir jel. İlk sürdüğünüzde biraz jöle ıslaklığı verse de sonrasında geçiyor. Yani "kaşları sabitlemek" görevini hakkıyla yerine getiriyor ki fiyat performans bakımından gerçekten iyi. (fiyatı: 7-10 tl civarında, yani internet üzerinde farklı fiyatlar var ve ben gratisten satın almıştım, bu civarlarda bir fiyat.)

Gelelim işin kötü yanına. Evet sabitleme güzel, ağırlık veren bir yapısı yok fakat; işin aslında ennn önemli kısmı da bu ki; yaklaşık 1 hafta kullanımdan sonra farkettim ki kaşlarımı döküyor! Ben zaten kaş doldurmayı seven ve o yapay, aşırı biçimli görünümü seven birisi değilim, e haliyle feda edebileceğim kadar çok kaşım da yok:) dolayısıyla bu genç yaşta bende böyle etki yaratıyorsa, ileride seyrek bir kaş yapısına sahip olmak istemiyorum:) Bu yüzden benim için bu ürün çöp.

Çok nadir kullanacaksanız; özel günlerde, ağır makyaj yapmanız gereken günlerde gibi, o zaman tavsiye edilir. Fakat daimi bir kaş sabitleyici olsun istiyorsanız, asla tavsiye etmiyorum. Çok da lazım bir ürün olduğunu da düşünmüyorum.

Size tavsiyem, bloglarda ya da videolarda deli gibi övülen ürünleri satın alırken, bir de kendi süzgecinizden geçirin. Evet günü kurtarabilir, ama yarınlarınızda sizi üzecek sonuçlar da verebilir.

Bunlar benim naçizane kendi fikirlerim :)

Bilginizeeeeee.

Hoşçakalınnnn....

Herkese merhabaaaa,
Öncelikle bugün pazartesi ve saatimiz 09:30 suları. Güzel, sendromsuz bir pazartesi ve huzurlu bir hafta diliyorum :)

Bu yazımda sizlere son zamanlarda vazgeçilmezim olmayı başaran bir kokudan bahsetmek istiyorum; Narciso Rodriguez For Her. Çok parfüm değiştirmekten hoşlanmayan ve belli kokularda sabit kalabilen ben, Chloe Love kokusunu her 5 kişiden 10'unda almaya başlayınca artık vazgeçmem gerektiğini anladım:) Böylece yeni kokular araştırmaya başladım. Yine Chloe Love tarzında, o sakinlikte ama bir o kadar da onun gibi farklı olabilen koku bakıyorken, Narciso Rodriguez for Her 'ü deneme fırsatım oldu. Kokuyu kokladığım an bende "İşte bu !"etkisi yarattı. Genelde bilirsiniz; kokuları deneriz ama sonradan bizde bıraktığı dip notasını beğenerek almaya karar veririz, hani 2-3 saat sonra kalan o koku. Ama Narciso Rodriguez for Her'de o dip notanın kokusunu ilk başta da hissedebiliyorsunuz.

Kokudan detaylıca bahsedecek olursak; kesinlikle pudralı bir koku. Vintage, hafif çiçek esintisi olan ama bir o kadar da kremsi olan bu kokuya aşık oldum ! Chloe Love kokusunu uzun süre kullandığım ve benzer kulvarda bir koku olduğu için kıyaslayarak gidiyorum. En önemlisi Narciso, Chloe Love gibi plastik bir başlangıç yapmıyor ki Love 'ın bu durumunu sevmezdim. İlk sıkma aşamasındaki o kokunun geçmesini isterdim. Fakat Narciso Rodriguez for Her'de asla böyle bir durum yok. Tamamen soft, hafif çiçeksi bir keskinlik ve pudralı koku. Başlangıcı da bitişi kadar güzel ve etkileyici.

Kokunun genel pudralı kokular gibi yalın ve düz bir tarzı asla yok. Farkedilirliği yüksek. Ağır, şekerli ve yapay kokulardan hoşlanmayan, doğal ve sizdenmiş gibi kokan, üzerinizde tabiri caizse emanet durmayan bir koku seviyorsanız, tam size göre diyebilirim.

Narciso Rodriguez For Her kokusu diyince aklıma, bir gelinlik, pudra rengi uçuşan bir elbise, sonbahar ya da ilkbahar mevsimleri, kumral ten, gülkurusu renginde eşyalar ve inci geliyor :) Aslında buna benzer birçok obje, dekor ya da kıyafet sanki bu kokunun tamamlayıcısı gibi :) Bende hissettirdiği bu diyebilirim.

Ayrıca araştırdığım kadarıyla Narciso Rodriguez For Her kokusunda EDT (siyah şişe) versiyonun EDP(pembe şişe) olanından daha kalıcı olduğu gibi bir söylem var. Hatta edt versiyonunun koku olarak edp den daha keskin olduğunu söyleyenler de var. Denemek ve ayırt etmek gerek.

Kokunun kalıcılığı bence 10 üzerinden 8'i alır. Hem pudralı soft bir koku olup hem de kalıcı olması güzel bir sonuç. Tabii ne kadar soft olursa olsun, içeriğinde çok hafif de hissedilen bir vanilyamsılık var. Belirtmek isterim :)

Kokunun 100 ml fiyatı: 280-400 tl aralığında değişiyor. Güvenilir internet sitelerini de takip etmenizi ve indirimleri değerlendirmenizi tavsiye ederim. Bu koku için verilen paraya değiyor hakikaten.

Bu kokunun, uzuuunca bir süre hayatımdan çıkmayacağı kesin:)

Mutlu günlere !

(fotoğraf alıntıdır.)

Film Tavsiyesi: Zor Saatler "The Finest Hours"

Herkese merhabaaaa,

Bugün sizlere izlemenizi tavsiye edeceğim bir filmden bahsetmek istiyorum. Tabii ki bir film eleştirmeni gözüyle değil, sadece düzenli bir film izleyicisi olarak yorumlarımı sizlerle paylaşmak istedim.

Zor Saatler "The Finest Hours" aslında yaşanmış bir olaydan uyarlanmış senaryoya sahip. Bu filme karşı biraz daha merak uyandırmıyor değil. Gerçeği yansıtmaya çalışan uyarlamasıyla, yılına bağlı olarak biraz daha dönem filmi tarzında. Yönetmenliğini Craig Gillespie'nin yaptığı ve oyuncu kadrosunda Kyle Gallner, Chris Pine, Casey Affleck, Eric Bana ve Ben Foster gibi iyi isimlerin bulunduğu Zor Saatler filmi 29 Ocak 2016 tarihinde vizyona girdi.

Aslında filmin içeriğinden çok bahsetmek istemiyorum çünkü izlemeyi düşünürseniz her şeyi öğrenmiş olmanız pek hoş olmaz:) Genel hatlarıyla söylenecekler şöyle ki; bir fırtına, zor şartlar, denizde şiddetli fırtınadan dolayı ikiye bölünmüş bir gemi ve hayatta kalanları kurtarma mücadelesi, bu mücadelenin içine kusursuzca serpiştirilmiş özlem ve içtenlik dolu bir aşk hikayesi. Kurtarma mücadelesini, verilen emekleri en ince ayrıntısına kadar, gerçeğe yakın denecek kadar iyi anlatan, izleyiciye hissettiren bir film. Tabii ki teknik manada ve hatalar açısından eleştirecek kadar bir alt yapım yok. Fakat genel izleyici kitlesine hitap eden etkileyici, sürükleyici bir film.

Bu filmi eleştirenler de çok olmuş ama unutmamak gerekir ki aslında bir anlamda dönem filmi olduğu için, teknolojik ve çözümcül manada beklentiler çok yüksek tutulmamalı. Aslında orada gösterilen şey görsel efektlerin, kurgunun yanı sıra, mücadele duygusu... Gurur verici bir tablo yantısıyor... Eleştirildiğinin yanı sıra görüntüleri, efektleri bence oldukça iyiydi.

Eğer hala vizyondaysa gitmenizi ve değilse de hemen bir şekilde filmi edinip, izlemenizi tavsiye ediyorum. Zira tam bir sıcak battaniye altında kahvenizi yudumlarken gidecek hafta sonu filmi. Kaçmaz :)

Mutlu ve güzel günlere...

(Fotoğraf Alıntıdır.)

Bir şekilde zamanın engelsizce aktığı ve bizim o akıntıda dik durabilen ağaçların dallarına tutunma mücadelemiz, “Neler oluyor?” sorusunu kendimize ve çevremize sormamıza, sorgulamamıza, farketmemize engel oluyor.

İnsanlar, çalışmanın, geçinmenin, para kazanmanın, ufak da olsa mutlu olmanın ve hatta büyük mutluluklar yaşamanın, yatmanın, uyumanın ve herşeyin; keyfi ya da zaruri yaşanmışlıkların akışından, zamanımızı doldurmasından, başımızı yastığa koyduğumuzda o yorgunlukla hiç düşünemeden uykuya dalmamızdan dolayı neyi sorgulayabiliyor ki?

Günlük koşuşturmanın içerisinde, ya da uzanıp kanalları zaplayarak zamanı tükettiğimizde hiç kendi kendimize soruyor muyuz; “Neler oluyor, ne yapıyorum ben, neden buradayım ve nerede olmak istiyorum?” gibi… Belki 10’umuzdan 1’i bunu zaman zaman da olsa yapıyor. Belki tabii…

Aslında farkındalık sadece birşeyleri sorgulamak kesinlikle değil; eğer sen sorguladığın, yargıladığın şeyi sadece o aşamada bırakıp, alışkanlıkların dışına çıkmaktan korkarak “farkına varamıyorsan”, “farkına varmak” istemiyorsan ne anlamı var ki? Ne için yaşadığını, neler yaptığını, kendine, ailene, çevrene, neler kattığını, zamanı ne kadar doldurabildiğini, hızla geçen senelerini ne kadar değerlendirebildiğini biliyor musun? İşte… Bilmen yetmiyor, birşeyleri farkettikten sonra, DEĞİŞTİREBİLİYOR MUSUN? Asıl soru ve sorun bu aslında… Herkes birşeyler için fikrini söyler, keşke şöyle olsaydı, olsa, ya da olacak mı diye düşünür ama bunu değiştiren kişiler; farkındalık yaratan, farkında olan ve onun üzerine gidebilen, alışkanlıklardan çıkabilen insanlar değil midir zaten?

Bazen sorguladıklarımızı ve değiştirmek istediklerimizi, sırf huzurumuz bozulmasın diye ki bu alışkanlıkların kölesi olmak olsa gerek, dile bile getiremiyoruz. Desteklenememekten, yalnız mücadele etmek zorunda olmaktan ve yalnız birşeyleri değiştirmenin zorluğundan adımımızı atamıyoruz. İçimizde çırpınan o arzuyu, bastırarak, yontarak, karanlığa kapatarak, beynimize düğümler atıyoruz ve başlıyor problemler, acılar, sıkıntılar en önemlisi keşkeler... Bastırılmışlık !

Gece başını yastığa koyduğun zaman, yapamadıkların için, pişmanlıkların için, planladıkların için eğer gözüne uyku girmiyorsa, eğer sıkılıyorsan ve eğer gerçekten bu alışkanlıklara baş kaldırabiliyorsan, farkına varmana çok az kalmıştır. Yerinden kalk ve yapmak istediklerini, hayal ettiklerini, ertelediklerini, sesini çıkarmak istediklerini, hayata geçirmek istediklerini yap ! Hemen adım at. Akan her saniyeni doldur, çünkü hiçbiri ama hiçbiri bir daha geri gelmeyecek, ve sen daha az keşke demek için, harekete geç!

Nurhan Ulukan.

En Güzel Mat Rujlardan; The Balm Meet Matte "Charming"

Maybelline the Falsies Push Up Drama Rimel Hakkında !

En Sevdiğim Nemlendirici ve Lipbalm Markası: Neutrogena !

Essence Kaş Jeli Hakkında

Vazgeçemeyeceksiniz: Narciso Rodriguez For Her

Film Önerisi: Zor Saatler "The Finest Hours"

Film Tavsiyesi: Zor Saatler "The Finest Hours"

FARKINDALIK

Labels

Bu Blogda Ara

Öne Çıkanlar

Golden Rose Velvet Matte Ruj Serisinden 2 Mükemmel Renk

Blog Archive

About me

İzleyiciler