FARKINDALIK
(Fotoğraf Alıntıdır.)
Bir şekilde
zamanın engelsizce aktığı
ve bizim o akıntıda
dik durabilen ağaçların
dallarına tutunma mücadelemiz,
“Neler oluyor?” sorusunu kendimize ve çevremize
sormamıza, sorgulamamıza,
farketmemize engel oluyor.
İnsanlar, çalışmanın, geçinmenin, para
kazanmanın, ufak da olsa mutlu olmanın ve hatta büyük mutluluklar yaşamanın,
yatmanın, uyumanın ve herşeyin; keyfi ya da zaruri yaşanmışlıkların akışından,
zamanımızı doldurmasından, başımızı yastığa koyduğumuzda o yorgunlukla hiç
düşünemeden uykuya dalmamızdan dolayı neyi sorgulayabiliyor ki?
Günlük koşuşturmanın içerisinde, ya da
uzanıp kanalları zaplayarak zamanı tükettiğimizde hiç kendi kendimize soruyor
muyuz; “Neler oluyor, ne yapıyorum ben, neden buradayım ve nerede olmak
istiyorum?” gibi… Belki 10’umuzdan 1’i
bunu zaman zaman da olsa yapıyor. Belki tabii…
Aslında farkındalık sadece birşeyleri
sorgulamak kesinlikle değil; eğer sen sorguladığın, yargıladığın şeyi sadece o
aşamada bırakıp, alışkanlıkların dışına çıkmaktan korkarak “farkına
varamıyorsan”, “farkına varmak” istemiyorsan ne anlamı var ki? Ne için
yaşadığını, neler yaptığını, kendine, ailene, çevrene, neler kattığını, zamanı
ne kadar doldurabildiğini, hızla geçen senelerini ne kadar
değerlendirebildiğini biliyor musun? İşte… Bilmen yetmiyor, birşeyleri
farkettikten sonra, DEĞİŞTİREBİLİYOR MUSUN? Asıl soru ve sorun bu aslında…
Herkes birşeyler için fikrini söyler, keşke şöyle olsaydı, olsa, ya da olacak
mı diye düşünür ama bunu değiştiren kişiler; farkındalık yaratan, farkında
olan ve onun üzerine gidebilen, alışkanlıklardan çıkabilen insanlar değil midir
zaten?
Bazen sorguladıklarımızı ve değiştirmek istediklerimizi, sırf huzurumuz bozulmasın diye ki bu alışkanlıkların kölesi olmak olsa gerek, dile bile getiremiyoruz. Desteklenememekten, yalnız mücadele etmek zorunda olmaktan ve yalnız birşeyleri değiştirmenin zorluğundan adımımızı atamıyoruz. İçimizde çırpınan o arzuyu, bastırarak, yontarak, karanlığa kapatarak, beynimize düğümler atıyoruz ve başlıyor problemler, acılar, sıkıntılar en önemlisi keşkeler... Bastırılmışlık !
Bazen sorguladıklarımızı ve değiştirmek istediklerimizi, sırf huzurumuz bozulmasın diye ki bu alışkanlıkların kölesi olmak olsa gerek, dile bile getiremiyoruz. Desteklenememekten, yalnız mücadele etmek zorunda olmaktan ve yalnız birşeyleri değiştirmenin zorluğundan adımımızı atamıyoruz. İçimizde çırpınan o arzuyu, bastırarak, yontarak, karanlığa kapatarak, beynimize düğümler atıyoruz ve başlıyor problemler, acılar, sıkıntılar en önemlisi keşkeler... Bastırılmışlık !
Gece başını yastığa koyduğun zaman, yapamadıkların
için, pişmanlıkların için, planladıkların için eğer gözüne uyku girmiyorsa,
eğer sıkılıyorsan ve eğer gerçekten bu alışkanlıklara baş kaldırabiliyorsan,
farkına varmana çok az kalmıştır. Yerinden kalk ve yapmak istediklerini, hayal
ettiklerini, ertelediklerini, sesini çıkarmak istediklerini, hayata geçirmek
istediklerini yap ! Hemen adım at. Akan her saniyeni doldur, çünkü hiçbiri ama
hiçbiri bir daha geri gelmeyecek, ve sen daha az keşke demek için, harekete
geç!
Nurhan Ulukan.
0 yorum: